TOSUNUN ÇİFTLİĞİ YADA BESMELELİ HARAM




Bir çiftlik bank yaygarasıdır almış başını gidiyor. Tosun aşağı tosun yukarı. Yok Ferrari almış, yok Uruguay’a gitmiş, şimdi oradan da kaçmış. Şirkete kayyum mu atansın? Milletin parası nasıl ödensin? Bu tosun milleti nasıl kazıkladı. Vs vs. Hatta olayı siyasi malzeme olarak kullananlar da oldu.  Yani kısacası ortalık toz duman.

Peki nedir işin aslı? 
İşin aslından kastımız tabi ki de teknik detayları değil. O kısmını benim bilmem de mümkün değil, açıkçası çok fazla ilgilenmiyorum. Ben asıl bu kadar kolay ve yüksek parasal kazanım elde etme isteğinin altında yatan motivasyonla ilgileniyorum.

Kimsenin zoruna gitmesin ama; çiftlik bank yada benzeri yöntemlerle kısa yoldan köşeyi dönme hevesine kapılan kişiler/mağdurlar(!) ile bu sistemi kurup milleti tokatlayan tosuncuğun aynı motivasyondan beslendiğini düşünüyorum. Hatta; Nimet Ablanın önündeki Piyango kuyruğu ile Çiftlik Banktaki kuyruğun altında da aynı motivasyon var.

Dolayısı ile işin altında; Dünyevileşme ve onun beslediği hırslar yatmaktadır. Bu işte hırsız da suçlu hırsıza kanan da. Al birini vur ötekine. Eğri oturup doğru konuşalım; Çiftlik bank usulü dolandırıcılık yapan tereddütsüz suçludur. İyi de 1'e 5 kazanma hırsı taşıyan aç gözlülere diyecek bir sözümüz yok mu? Adam diyor ki bana 200 bin tl ver sana 50 bin tl aylık ödeme yapayım. Mümküm mü? Tabiî ki değil!

Bu işin bir yerde tıkanacağını bilmek için müneccim olmaya gerek yoktur. Anacığım boşuna demezdi; oğlum, keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur. Emin olun irfani ve tecrübi geleneğimizden beslenen ata sözlerimiz de aynı şeyleri söyler; "Az tamah çok ziyan getirir"

Peki biz ne ara bu hale geldik?
Üstad Arif Nihat Asya’nın dediği gibi;
Bize bir nazar oldu. Cumamız Pazar oldu.
Ne olduysa hep bize azar, azar oldu

Ne oldu bilmem ama: ne olduysa bu Modernizm dini hayatımıza yön vermeye başlayalı oldu. Bu din de öyle böyle bir din de değil, Modernlik Dininin "Kutsal Metinleri Kişisel Gelişim Kitaplarıdır" ; onların ilk emri de "Çok Para Kazan". Haliyle,Kişisel Gelişim(!) kitaplarının kutsadığı bir algıda, başarının maddi kazançla ölçülmesi şaşırtıcı olmasa gerek.

Aza kanaatin küçümsenip, savurganlığın yüceltildiği bir gidişatı sonunu düşünmeden beslemeye başladık. O nedenledir ki; kariyer planlamasını meslek ve kazanç odaklı yaptırdığımız gençlik, çiftlik bankın ya öznesi yada sözüm ona mağduru (!) olur.

Çözüm?

Alemlerin Efendisi’nin (s.a.v); "Kişi kendi elinin emeğinden daha temiz bir kazanç elde etmemiştir. " (İbn Mâce, Ticârât, I) "Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir şey yememiştir. Allah'ın peygamberi Davut (a.s.)da elinin emeğinden yerdi. " (Buhârî, Büyu, 15) sözleri, yön levhamız olmalıdır.

Ayrıca aldanan yada aldatan olmamaları için çocuklarımıza hangi meslekleri yapmalarını gerektiğini öğretmeden önce, hangi mesleği yaparlarsa yapsınlar helal kazanç peşinde olmaları gerektiğini öğretmeliyiz.

Zenginlik yada fakirliğin ödül yada ceza olmadığı, bilinci gençliğimizin bilinç dünyasına mutlaka işlenmelidir. İnsanları yoldan çıkartanın zenginlik değil, zenginlik perestlik olduğu da unutulmamalı.

Doğrusu bu ve benzeri durumlarda adli mercilerin harekete geçmesi önemlidir. Yalnız, Çiftlik banka soruşturma açıp, şans oyunlarını görmezden gelmek çifte standarttır.

İğne kime çuvaldız kime
Bu toz dumanda çözüme katkı sunması beklenenlerin bir kısmı da modernizmin dümen suyuna girmişse işimiz var demektir. Ramazan yaklaşıyor da oradan aklıma geldi.

Zenginlik yada fakirliğin, ödül yada ceza olmadığını, bu ikisinin sadece imtihan vesilesi olduğunu anlatması gerekenlerin kimisinin aksi görüntü vermeli sorgulanmalıdır.

Profesyonelleşme adına ruhsuzlaşmayı göze alarak, menajerlikle İslam anlatmak, zenginlik hırsınız açıkça gözükürken insanlara fakirliği övücü nasihatler etmek mutlaka sorgulanmalıdır. Yada şöyle diyelim, fakirliğin kötü bir şey olmadığını anlatmak ile, kendisi zenginlik içinde yüzerken fakirliği reyting aşkıyla kutsamak hiç inandırıcı gelmiyor.

Son söz niyetine!
Popüler kültürün usül ve yöntemleri ile organize edilen Dini anlatı programları (!) popüler kültüre hizmet eder. Bu nedenledir ki, insanları irşad gayesi ile kullandığımız Din Dilimizi güncellememiz gerektiği açıktır. Belki de bundan daha önemlisi eylem ve söylem uyumumuz konusunda daha titiz olmalıyız.

Allah korusun kendi ceplerimizi doldurmamıza aracı kıldığımız popüler dindarlık profilinin insanımızı; “haram helal ver Allah’ım, aciz kulun yer Allah’ım” çizgisine taşımaktan başka bir işe yaramadığını görmeye devam ederiz.

Haram helal çizgisinde özü sözü bir olanlardan olalım diye dua ile…

Vesselam!
Osman HAZIR
24.03.2018
Mersin


Yorumlar